Hakkımda

Fotoğrafım
duyduğunuz her şey yanlış!biz sadece arkadaşız..

21 Aralık 2009 Pazartesi

beni he ce le ye rek hatırla çünkü ben...



iyi bir insanım ve daha iyi bir insan olursam ansızın öleceğim... iyi bir insanım ve daha iyi olursam bir seks kölesi olabilirim. kadınken kadına dönmüş bir stille karşılayabilirim beyoğlunu, sexsüel manifestolara imza atabilirim, metanfetamin bağımlısı çocuklar doğurabilirim, jean genet'i düşünüp otuz bir çeken adamlara otuz ikiyi armağan edebilirim. yeteri kadar iyiyim daha iyi olursam delirebilirim. delinebilirim orta yerimden, kalbimde narkotiği mutlu edecek kadar illegal uyarıcı bulabilirler, biriktirdiğim tüm tezleri anında çürütebilecek bir evsizin yanına yerleşebilirim. daha iyi olmamalıyım bayım, kendi iyiliğim için.. lütfen bir parça kibir ve kaltaklık üfleyin benliğinizden benliğime.

20 Aralık 2009 Pazar

belkide ırmaklar çağlar fekat ben ağlarım.



ırmaklar anca çağlar fekat sen ağlarsın ve açık denizler dahil olur haritalara. anlarsın ki seni özel kılan içinde yüzdürdüğün köpek balıklarındır ve işin zordur. işin allengirlidir. işin iş değildir.

5 Aralık 2009 Cumartesi

tik tak tik tak şimdi bana çocukluğundan bahset

bir çift yeni ayakkabı veyahut yeni sabunlanmış bayramlık bir el öpmeye doyum olmayan... gözbebeklerimde dolar işareti. umutla başlayan sürecin acımasız gerçeği, öptüğün el kadar hasılat yapamaman...

19 Kasım 2009 Perşembe

şimdi havanın soğuma zamanları ama illa tekrar ısınacak.

elbette daha güneşli günlerim olacak. inanmak başarımanın yarısıdır. inanıyorum. gülümseyerek ve hatta gülerek uyancağım sabahlar olacak. olmalıdır. hafızamı olabilecek en siktiri boktan umumi helaya bırakıp güneşli ve güzel günlere başlayacağım. onlar, paris'in göz kırpdığı kartpostallar beklerken benden bir çift askeri darbe yollayacağım acele posta servisiyle. yani darbeyi de devrimi de ben yapacağım. kahramanlık ünvanımı kalçama asacağım... kişisel gelişim davamı esksiksiz tamamlayacağım yiğidim. tanrı baba benim için pek iyi konuşacak dost meclislerinde. zamanı gelince tüm alkışları toplayıp, elbiseler diktireceğim kendime.

16 Kasım 2009 Pazartesi

bana bişey olmaz, dikenlerim beni korur...

kırıldım. hatta o kadar çok kırıldım ki nietzsche'nin zamanında bana ağladığını bile idda edebilirim. mesela o kadar düzensiz atıyor ki kalbim şu aralar. panik atak diyor kimisi eskiden olsa panik yapardım şimdi geçtim bi köşeye geçmesini bekliyorum ani çarpıntıların... zamanı gelince yemekli bir tören istiyorum fonda da beirut den napoleon on the ballerophon çalıyor. ve ben 80 lerimde hiç olmadığım kadar güzel gözüküyorum... tüm edebi eserler önümde eğiliyor. sevinçle bekliyorum süt dişlerime yeniden kavuşmayı...

15 Kasım 2009 Pazar

kaçırılmış konserler ltd şti

altımdan planetler geçiyor ve buradan orası sanırım sadece doksan derecelik bir açıya düşüyor. başlar birazdan bulunduğum yerin muamması. böyle zamanlarda bakışlarımın nerede dolduğunu nerede boşaldığını kestiremiyorum. manidar bir balığa benziyorum hani kuyruğuyla övünen, durup dururken hava atan kendine... düşünüyorum, öyleyse kafam s*kiliyor. ve s*kilmiş kafanın davası düşer. daha iyi günlerde görüşmek üzere..

31 Ekim 2009 Cumartesi

daniel,david,kyle,marla...

benim olmayan balıklarım, bitmeyen sıkıntım, dikensiz kaktüslerim, kronik züğürlüğüm, bozuk düdüğüm. hep beraber evde oturmuş sıkılıyoruz. fena sıkılıyoruz. evde oturan erken ölür sözünün sahibi ata çingeneye saygıyla eğiliyor ve tezini çürütmeyeceğimize yeminler ediyoruz.

9 Nisan 2009 Perşembe

öyleyse dinleyin bayım;!

onların aksine şeffaftım ben, ne atsalar içimden geçiyordu. bu yüzden midir bilinmez, param parça olmuştu içim.o gece kedilere etraflıca bir ziyarettim ya da akşam yemeği olarak sunmuştum parçalarımı sokağa ve çocuklarına. sanırım ortak bir hatası vardı insanlığın, insan olmak gibi mesela... kafamızı, kendimizi yani ne geçerse elimize onu kurcalıyorduk bitmeyen bir istekle ve çalıyordu çanlaar tehlikeyle velasıl hazırlıksız yakalandım, herkesin aksine yeni silinmiş bir cam kadar şeffaftım. ve bir o kadar yakındım yağmur bahanesiyle üstüme atılacak çamurlara, kirlere.. ben, herkesin aksine tahammül ediyordum her uyandığımda kendime. güzeldim. güzelliğimden bahsecemeyecek kadar şeffaftım bir de... işte bu yüzden taçlandırmadı taç yapraklarımı ne edebiyat ne felsefe...

3 Nisan 2009 Cuma

dear grandma; ı think u beat me twice.


bağışlıyorum tüm dharma beat zamanlarını edebiyatın. hiç ait olmadığım kadar ait hissediyorum yatağıma bu gece. bu gece bu yalnızlığı hak ediyorum. hoşuma bile gidiyor bu boşluk. boşluğun üstündeki bulutlar ve durmaksızın bana yağan dualar, yağmurlar. peter pan bak bu ilk bahar. kediler ve damlar. ve elleri tutulası sevgililer. ve bu duydukların da bizzat sevişenlerin melodisi. ve bu da benim. bunlarda memelerim ve şu gördüklerin ellerim. balonlarım gözyüzüne kavuştu. balıklar... balıklar nerde slyvia? şimdi hiç bilmediğim bir dilde dua ediyorum ortak sanrımız olan tanrıya. tanrım diyorum çek elini ensemden seni iki kuruşa satıryorum.amin. ve dilim tutuluyor işte hafif kalıyorum kendi ağırlığımın altında. sessizlikten olsa gerek, sağırlaşmayı diliyorum kayan yıldızlardan. kayan yıldızlardan, bu güne kadar bana kayan tüm imansız küfürleri affetmesini diliyorum. tavandaki aynaya bakıyorum. ben öyle bir kadınım işte anlasanıza diyorum. öyle işte. anti(patik) atak ve megolomanya. bu metin için tek ihtiyacın olan bir dekoder ve bir şampanya. o bebeğim o bebeğim...

16 Mart 2009 Pazartesi

sayın kule hala kara kutu ile söyleşide...

ben farzı misal bi suçmuşum, cinayete bulaşmış mesela ellerim. şeytanın pamuklu iç çamaşırı giydiği üzerine yemin edebilirim örneğin... ayna bugün daha güzel görün bana, karşılığında kedimi satarım sana. satarım valla satılabilecek ne varsa. eski sevgiline parselle beni diye başlayan şiirler bile yazarım. yaparım! ben farzı misal bi suçmuşum, olmayan bir ülkenin cumhuriyetini kurmuşum taksimde bi umumi helaya.kıyıdan kıyıdan yüzüp okyanusu bulmuşum. mevkime yakın o caminin imamını bayıltıp akşama yemek diye sunmuşum. polis amcalar pırpır ederken canlanan o kuşa hayret ve hicivle bakarmış, farzı misal bu ya o kuş bi suçmuş. tutmuş kendini vurmuş.

25 Şubat 2009 Çarşamba

yazarın notu

kime ait olduğunu özel olarak belirtmediğim sürece bu blogdaki tüm yazılar bana yani melda köser e aittir. lütfen bi yanlış anlaşılma olmasın. yazılarım çalınmasın. bazı yerleri değiştirilerek orda burda yayımlanmasın falan filan....

9 Şubat 2009 Pazartesi

somebody call the police...

İnanmazsınız ama erkeklerde bir gün ölür.
Ve meçhul ölümlerde
kesin bir kadının kalça izi bulunur.
Kaldırımdaki serçelerden her gün biri vurulur.
En erkek benim diyen gider ona vurulur.

6 Ocak 2009 Salı

İm Ha

bu saniyenin adı arzın kendini talep etmesi.zoraki istismar kendimize yaptığımız. en yabancı ses benimki. es son sen ağladın. ebesin. ebesini... her neyse.her şey önce patlar sonra gümler. karma kendini imha eden bi felsefedir. her neyse.
evet evet herneyse...

4 Ocak 2009 Pazar

tanrı bugün cebimdeki bozukluklar kadar az

ki ben bugün tüm inancımı çantama koymuştum.
polis amcaların selamına aleyküm bile demiştim.
tam da töbe edebilir hallerdeydim.
aslında kaçadabilirdim.
ama akşam olmuştu birden bire.
güneşe sığınsam dedim o da yarın doğacakmış.
tanrı bugün cebimdeki bozukluklar kadar az.
faili meçhul bir cinayette
faili meçhul bi ayak izi bulmuşlar.
kulisdeki dedikodularda bir kaç tanıdık isim.
oysa ben bugün tüm inancımla yıkamıştım yüzümü.
makjımda töbeler dolu...
sonra baktım. birde ne göreyim... tanrı bgn cebimdeki bozukluklar kadar az....

1 Ocak 2009 Perşembe

9-10-11....

öylece duruyorum 9a 10a 11e karşı öylece duruyorum. ben tek başımayım, onların sayıları gitgide artıyor...