Hakkımda

Fotoğrafım
duyduğunuz her şey yanlış!biz sadece arkadaşız..

9 Aralık 2010 Perşembe

ben, tek çalışırım.


yoldan şeritleri topluyordum. seviyordum bunu, ortalama bir hızda, güzel bir müzikle yola katılmayı, yolu tüketmeyi, şeritleri toplamayı.. birazdan kıyametler kopacaktı biliyordum, kazalar vesaire. insanlar, şeritler olmasaydı, araba kullanamazlardı diye düşünmüşümdür hep. çünkü yol uzadıkca kafaları karışır, şeritler onlara yolun ne tarafında durmaları gerektiğini göstermek için vardır.
ama ben bugün
tüm şeritleri topladım.
tamamen bilerek yaptım.
sizce tanrı beni affeder mi peder?

2 Aralık 2010 Perşembe

yanlış yaptım, doğrudur.


ben kumbaramda sarışın çocuklar biriktiriyorum. bu gece beni iki kere öp anne. kedileri besliyorum, kitlelere hitap ediyorum, alkışlar bana yani. geçip aynanın karşısına, yapılan reveranslar bana. alayına gidenler bile buyursunlar bana.
ne vakit söyleşir olsak, tüm sesimle dile getiriyorum sevdiğim şiirleri ve sigara zammını. ve gülümsüyorum öğrettiğin gibi. bugün beni taktir etmelisin anne. bugün beni iki kere sevmelisin. hakediyorum.

savaş sonrası tüm umudunu kaybeden küçük bir Friedrich gibiyim anne.sorsan sana da tıpkı diğerlerine dediğim gibi, hiç bir şeyim yok derim. hiç bir şey zaten yoktur derim. yoktur çünkü yeminle.

bugün bana iki kere inanmalısın anne. memelerime bakıp ''das kapital'' diyen adam kadar kandırılmış hissetsem de sen bugün bana daha çok inanmalısın.


ve biliyorum, tek yapmam gereken, kumbarayı kırıp, çocukları özgür bırakmak. ama ben sümüklü veletler kadar korkuyorum anne, ya kumbarayla beraber çocukları da kırarsam.

bugün beni iki kere affetmelisin anne.

habire lades.


bir şekilde sadece yaşıyor olmak bile bize yetiyor işte. bazı günler, durarak, öylece durarak tarihe geçebileceğimize bile inandığım oluyor.

oysa başta, tüm çocuklar kadar usluyduk.
öyleydik bebeğim, şahitlerim var.

http://soundcloud.com/georgeumbrasileiro/roscoe-beyond-the-wizards-sleeve-remix-midlake

25 Kasım 2010 Perşembe

ellerimi unutursam, ellerimin boş kaldığını da unutmuş olurum.


bazen bazı şeylerden sadece kurtulmak isterim, çözüme ulaştırmak ya da daha fazlası değil. bazen sadece gitmek isterim, sadece gitmek, bavulsuz.
yol ve ben, uğrayıp hızla devam edeceğim duraklar.sadece ikilemek. bu kez, sütyensiz ve tek başıma.

17 Ağustos 2010 Salı

ne zaman biri ıslık çalsa aklıma balkonlar gelir.


frank beni sevdiğini söyleseydi işler yoluna girerdi.
frank ölümcül bir hastalıktır çiçeğim.
ve ben onun hayali arkadaşıyım.
keşke bir balkonum olsaydı, o zaman çoktan unuturdum seni.
frank, korkarım porno bağımlısı çocuklar yarattı çağımız.
suçluyuz frank, kabul et.
kabul et ya da
kaçak balkon çık bana.

çünkü bilirsin eskiler şöyle der.
bir evin en güzel yeri balkonudur.

tek istediğim bir balkondu.
bir balkon, kaç hayat kurtardı hiç düşündün mü?
güzel...
bende öyle tahmin etmiştim.

13 Ağustos 2010 Cuma

bence daha fazla af dileme, bence sus.


bütün hepsi yalan söylüyor. hepsi. herhangi bir istisna için sevdiğim tüm cumalilerden tüm conilerden tüm canıtınlardan vazgeçer, sebastiyanları anında satardım. ama onlar yalan söylüyor, hepsi.

sırf bu yüzden hiçbirine ama en çok sana kek yapmadım.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

şemsiyeler bizi selden korumaz.




hah,

bu aralar tek hecelik gülmeleri keşfediyorum.

biraz uyusak daha mı iyi acaba?

8 Ağustos 2010 Pazar

dua ettin mi bu gece desdemona*


canım o kadar sıkılıyordu ki filmlerde gördüğüm sahneleri taklit etmekten başka bi çarem kalmamış gibiydi.
gittim biraz küvette ağladım.
ben biliyorum kötü dualar tuttu üstüme.
biliyorum..


*başlık Şekspir'den geldi.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

valizine güvenen gitsin.



her kişi kendi gelişiminden sorumludur.
ben değilim.
babam atesit olsaydı kimse beni isteyemezdi ve kurtulurdum toplumdan.
her şeyi baskılıyan sesi kısık kalabalıktan.
toplum meşru,
ben değilim.
toplum örtülü, masturbasyon demekten çekiniyor.
toplum saygılı homoseksüel yerine eşcinsel demeyi tercih ediyor.
toplum, toplumsal sorunlardan yana -çekimserim- hakkını kullanıyor
ve kutusundan küçük çıkıyor.
bamya kadar.
aşağıya doğru erekte.
vay anasını....
ve medeniyet internetle beraber evimize girdi, alkışlar lütfen.
her şeyden daha evvel küçük hesaplar vardı.
mesela bir ısırık elma alana, bir günah bedava.
aman tanrım, tanrınız çok asabi.
çıkarlarımız doğrultusunda başka gökyüzüne bakıyor yüzlerimiz.
oysa günümüzde paraya tapanlar kazanıyor.
paraya tapamayanlarsa
kanpanyaların ve indirimlerin kurbanı.
gelecek yaz tatillerini borç batağında geçirmeyi planlıyorlar,
ama sessizce.
herkes sessiz dostum
ben değilim.
birazdan kargaları öğle uykusuna yatıracağım ve hepinizi uslu çocuklar olarak hatırlama hakkımı kullanacağım.
uslu çocukları severler,
ben onlardan değilim.

13 Haziran 2010 Pazar

geçen senelerde bugün gider yapmıştın, hala gelmedin. çok cool adamsın.

minareleri kötü dilekleri için kullanan bir kimsedir o.
iç açılarının toplamı beşgen ederdi.
çok saçma
o kadar saçma ki, nerede olsa tanırsınız onu.
adamın tekiydi, yarısı homo.
siktiri çekmeler diline yakışırdı.
babası da evet.
beni severdi.
ellerini daha çok severdi.
ve fakat elinin tersine hastaydı.
hastaydı çok, veremden öldü.
aids meselesini kimse açmadı.
hörmetler..
en çok annensinin evinde geydi.
babası da evet.
erken yaşta aldırdığı çocukları olduğunu bir ben bilirim
bir de yengesinin kızı.
katolikti
hayır hayır.
kaotik.
babası da evet.
disleksilik ırsi diyorlar, inanırdı.
inanırdı kahve fallarındaki üç vakitli yavşak yola.
buna ihtiyacı vardı.
toplumu apış arısına koyar
sallar ve uyuturdu.
babası da evet.
hepimizin kaplumbağalara taş çıkaracağı bir diyarda, eğer tavşan kovalamak niyetindeysek sadece ikimiz, paralel evrenden ıslık çalman yeterli dostum.
endişelenme,
ben kulaklarıma güvenirim.

1 Haziran 2010 Salı

ahlaksız köprü(!)


sana ezbere arialar sölemek isterdim erken yaşta operaya düşmemi delilik olarak adlandırmasa idin! peki... insanın neredeyse tam zıddına duyduğu o eşsiz inat nedir? burnum akarken gururlu bir kadın olarak kalabilmek.. insafsız çaba! canın çıksın! beni gerçekten sevdiğini söleyen adamlara değil sana inandım. inandım!! inanamıyorum kendime! bir zarda tek bir kırmızı nokta var. var ve pornografik. tek ve gerçekten oldukça cinsel içerikli. kalabalıklar içinde bile bunca tek başına kalma gücünü annemden alma ihtimalim nedir slyvia? kızlar analarının yarısıdır. yarısı erken ölür kanserden diğer yarısı hızlı çıldırır! kimi kadın vardır bilirmisin biraz geylere özenir. doğurganlığın küstahlığı. köprüden atlamak isterken, köprünün çoktan sana atladığı gerçeği! çok ahlaksızsın be köprü! ahlaksız köprüüüü!

17 Mayıs 2010 Pazartesi

her şey ters gidiyordu bu yüzden önüme geleni düzdüm.


zannederim ki beş yaşımdan büyük on yaşımdan küçüktüm. arkamdan bıçakladım kendimi, sonra suçu alt komuşumuza attım. ve annem o gece ayuka çıktı babamsa tüm medyayı yalanladı. sonra ben yazmaya başladım. yazmak mütemadiyen yalan söyleyebilmek demekti. o gün bu gündür ne vakit aynaya baksam sadece gözlerimi görürüm. ve göz kırparım kendime..

illüstrasyon:Yoshitomo Nara

16 Mayıs 2010 Pazar

KJAO

söyleyin onlara mösyö.
Pazar günleri güneşlenmelere gider ve biraz manita avlanırım.
Yaşlanmaktan hoşlanmam ve geceleri uyanık kalırım.
Misafirleri tam saha presslerle karşılar, uygun bir vakit bulunca topu ağlara yollarım.
Uyarın onları mösyö, bana ufak hesaplarla sokulmasınlar.
Bazı geceler otto ve max aynı anda dirilir ve beraber tuvallere orgazm oluruz.
Bazı geceler sylvia tekrar ve inadına sokar kafasını fırına. Almanca konuşur ve bir nazi aşığı gibi ağlar yalandan.
Bazı geceler, bilirsiniz mösyö, anneler çocuklarını daha çok sever.
Bu yüzden bu gece izin veriyorum onlara.
Çıkıp sulak alanları kundaklasınlar.
Söyleyin onlara mösyö, pis işlerine beni de bulaştırsınlar.
Ben, evet.
Şiiri ve manikürü aynı gün bıraktım.
Disleksi tanımı kendim koydum tepeme.
Biraz geylere özendim.
Ama en çok yüksekten korktum.
Söyleyin onalara mösyö, aralarında biri bile hapşırsa, hepsi çok yaşamak zorunda kalacaktır.
Göz korkutmaktan yana değilim elbette.
Üstelik henüz gencimve diriyim ve körpeyim ve yorgunum ve kızgınım ve elime ne geçse manipüle etmeya odaklı çalışıyorum.
Pazar akşam üstleri ezeli rakiplere birkaç paragraf jean jenet yollar, rahatlarım.
Sonra mösyö, kedimle adam asmaca oynarız.
Ve sağlıklı beslenmeden yana olduğumuzu idda ederiz.
Günler hiciv ve isyanla geçer.
Ben bol bol kahkaha atarım.
Söyleyin onalara mösyö, bu evde yassıyı kılmadan yatana kara basanlar basar.
eşik cinleri ek iş olarak paparazzilik yapar.
Benden gizli eve adam atar Kate Moss
Monica uzaktan bakar.
Tualette beslerim popüler kültürü. evcilleştiririm onu, ehlileştiririm.
Fakat kimi zaman gider tıkanır ve komple sıçarız.
Söyleyin onlara mösyö, çekecekleri sıkınıtının yanında alacakları para hiç de tatmin edici olmayacaktır.
Ama kendilerini öldürüp, suçu yan komşuya atabilirler.
Bunun dışında yol ve yemek bedava.
Yo mösyö yo daha fazla dayanamayacağım.
Şahsınızı ve müretebatınız alın ve derhal terk edin bu malikaneyi.
Kendi iyiliğiniz için tabii ki.
Yürün mösyö, hızla uzaklaşın, yürüyün ki ense traşınızı görebileyim.
İyi geceler mösyö.
ÇAV.

13 Mayıs 2010 Perşembe

At, Avrat, Afrika.


Hızlı şişen kaslarıyla, hep hayal ettikleri barok görüntüye kavuşan zenciler. zenciler bile unuttu Afrika'yı. Oysa ben sadece bir kere rüyamda görmüştüm, şimdi ne zaman gözümü kapasam aklımda.
Ve kurallar gereği benim aklımdayken, o unutursa Lades.

6 Nisan 2010 Salı

blues dinleyen zenciler gibiyim adamım.

başlıkta büyük laf ettiğim için altına yazacak bir şey bulamadım.

11 Şubat 2010 Perşembe

sürrealist manifesto.

bugün gökyüzüne bakıp osuruktan teyarre dedim. espri yapmadım. ciddi de değildim. bugün, azami küfür hızını aşmak istedim, ayıp etmek istedim ulu orta. şimdi olmaz, vakti gelince her şeyi açıklayacağım demek istedim. bugün önce gider yapıp ardından racon kesmek ne güzeldir dedim. bugün insanlığa giyotinin zararlarını anlatmak istedim... istedim ki bilsinler. giyotin sperm sayısında azalma ve kısırlık yapar, giyotin öldürür. bugün, emekliliğimin ilk günü giyeceklerimi bir kenara ayırdım. kıymetli bir uyuşturucuydu hayal etmek. bugün hakkını verdim...

9 Şubat 2010 Salı

günahlarımın geçerliliği yok, fasulyeden imansızım.



Yaptığım en radikal hareketti kendime silah çekmek. Kimseye açıklayamazdım. Benim için küçük, insanlık için büyük bir adımdı ayıplarım. Kimileri sayemde masum hissetti. Kimileri, allah şahidim, benden beterdi. Seni severdim,bilirdin. Gizli bir antlaşma gibi saklardık bildiklerimizi aramızda. Sır dedik mi akan sular dururdu. Bir kişiye daha yer yoktu. Ve o gece yaptığımız en radikal hareketti, kendimize silah çekmek. Ama olmadı işte, annemin duaları tuttu, susturucuyu beklenmedik bir helaya düşürdüm. Yani gönülsüz vazgeçtik radikal eylemlerden. Baktık olmuyor oturduk bütün gece hakkını yedik Superman'in. Affetsin. Seni seviyordum, biliyordun. Yan masama otur ve konuştuklarımı duy istiyordum. Bir çift lafım vardı sana,yarısını dolmuşta unuttum. Zaten o gece ne seni bulabildim, ne de tek bir masa boştu etrafta. Sustum çaresiz. Ben sustukça öldüğüne söylenen bir kaç şair dile geldi, kulağıma boşaldı.Tövbe. Seni seviyorum biliyorsun,fakat bilmediği çok şey var. Mesela gerçekler ikiye ayrılır; anti-depresanlar ve plasebo-lar.Mesela biri sana neleri kaybettiğini sorsa, yediğin golleri sayıyorsun. Ayıp ediyorsun kendine. benimde bilmediğim şeyler var muhakkak. Belki yüzünden daha güzeldir yüzüm. belki suçluyuzdur, amerika kadar,çin kadar... en iyisi sen bugün git, ben çağırana kadar yerinde say.Ya da rus ruleti oynayalım bir pazar sabahı.Vazgeçtim en iyisi susalım imana gelene kadar. yani öyle zamanlar var ki sen de bilirsin. Tövbe desen olmuyor, demesen olmuyor. Seni seveceğim, bileceksin. Saygı duyacaksın seve seve ayakta kalmama. Çocukları yatırmadan ağlamamayı prensip edinmeme saygı duyacaksın.Bir zamanlar gözünü açar açmaz küfrettiğin her şeye saygı duyacaksın sayemde. Bu gece yatmadan senin için dua edeceğim jetgillere. Ne de olsa yaradan bir. Bilirsin. Tövbe.

24 Ocak 2010 Pazar

büyüyoruz, asıl paranormal activity bu.

önceleri heveslenirdik büyümek için şimdi geri geri adımlar atıyoruz çocukluğumuza. büyümek aslında domalmaktır önümüzdeki yıllara.

12 Ocak 2010 Salı

lacoste'un timsahı büyüdükçe, küçüldü insanlık.

rabbim, herkese aldırdığımı söylediğim fakat aldırmaya cesaret edemediğim bel fıtığımdır. bunu da sakladım sizden, doğrudur.

5 Ocak 2010 Salı

bence prensesler de yanılır.

önümüzde bir kalabalık, yaşları kemale erdiğince gerginleşiyor insanlar. şimdi dilediğim delicesine yarın komik yarın kendinden emin değil. duraklarda yolcu yok. manife edebileceğim mevzular kendi kendilerini imha ettiler. ben, bu hayattaki en sabit sayıyım. bir tek kendine ve hep kendine bölünen. basamaksız ve yüzdesizim. liseli bir kızın etek pilesiyim. ve onlarla aramızdaki en kutsal bağ konuşamamak ki artık onu da yitirdik... ne yazık. çok patetik. şimdi sen, evet sen. bana benim bilmediğim ama onların bildiğini idda ettiği bir takım bir şeyler söyle. her yenilginin bir ismi var ne de olsa.. bak, ne desem anlamıyor yedi cüceler artık beni. elbette benim suçum. artık hepsi benden bağımsız ki ben, yemin olsun bu yüzyılın görüp görebileceği en pamuk prensestim. onun kadar etine dolgun ve prensin öpücüğü gerçeğine öncelikliydim.herneyse... elbette her şey, hepsi benim suçum.